Ülkemizde son yıllarda artan akran zorbalığı vakaları, birçok ailenin yüreğine su serperken, bazı durumlarda ise trajik sonuçlara yol açabiliyor. 10 yaşındaki Yusuf’un hâl hatır sorduğumuz son günlerde duyduğumuz üzücü haber, bu durumun boyutlarını gözler önüne serdi. Okulda maruz kaldığı zorbalık nedeniyle derin psikolojik sorunlar yaşayan küçük Yusuf, yaşam mücadelesini kaybederek bize, bu konunun ciddiyetini bir kez daha hatırlatmış oldu.
Akran zorbalığı, maalesef sadece fiziksel değil, aynı zamanda duygusal ve sosyal etkilere de yol açan karmaşık bir sorun. Çocuklar arasında rekabet, duygu durumları ve sosyal ilişkiler üzerindeki etkilerini düşündüğümüzde, zorbalık durumlarının ortaya çıkma nedenleri üzerinde dikkatlice durmalıyız. Özellikle sosyal medya ve dijital iletişim araçlarının yaygınlaşmasıyla birlikte, zorbalık stratejileri de evrim geçiriyor. Çocuklar, kendilerini kanıtlamak ve arkadaş gruplarında saygınlık kazanmak adına, bazen kasıtlı olarak diğerlerini dışlayarak veya onlara zarar vererek bu davranışları sergileyebiliyorlar.
Yusuf’un yaşadığı durumu ele alırken, okul ortamının ne derece etkili olduğuna da değinmek gerekiyor. Eğitimcilerin, akran zorbalığı ile ilgili farkındalık oluşturma noktasındaki eksiklikleri, çocukların ruh sağlığı üzerinde ciddi olumsuz etkilere yol açabiliyor. Zorbalık mağduru olan çocuklar, yalnızlık, umutsuzluk ve depresyon gibi önemli psikolojik problemlerle baş başa kalırken, bu durum bazen intihar düşüncelerine bile yol açabiliyor. 10 yaşındaki Yusuf’un hikayesi de bu açıdan çok dramatik bir örnek oluşturuyor.
Hayata gözlerini açtığı günden beri arkadaş çevresinde dışlanan, zorbalığa maruz kalan Yusuf, sonunda dayanılmaz bir çaresizlik hissi ile hayatını kaybetti. Ailesi, yaşadığı olayları anlamak ve farkındalık yaratmak adına bir basın toplantısı düzenledi. Yusuf’un arkadaşları ve öğretmenleri, onunla ilgili paylaşılan hatıralarda, yaşadığı zorbalığın sadece fiziksel değil, aynı zamanda bir duygusal yük olduğunu vurguladı. Ancak ne yazık ki, bu konuda gereken önlemler zamanında alınmadı. Anne babası, Yusuf'un yaşadığı bu durumun okulda daha fazla dikkat çekmesini ve diğer çocukların benzer durumlara maruz kalmaması için mücadele verilmesi gerektiğini ifade ettiler.
Bu trajik olay, akran zorbalığına karşı toplumda bir bilinç oluşturma ihtiyacını da tekrar ön plana çıkardı. Eğitim camiasından ailelere, medya organlarına kadar herkesin bu konuda sorumluluk alması gerektiği açıktır. Çünkü çocuklar, bu tarz durumlarda yalnız hissetmemeli ve psikolojik destek alabilmelidirler. Zorbalık ve onun doğurduğu sonuçlarla ilgili açık bir diyalog ortamı oluşturarak, çocukların doğru bir şekilde bu konularda eğitilmesi ve bilgilendirilmesi sağlanmalıdır. Unutulmamalıdır ki, bir çocuğun yaşamı her şeyden daha değerlidir.
Yusuf’un yaşamı boyunca yaşadığı zorbalığı önlemek için toplum olarak atılacak adımlar, belki de başka çocukların hayatını kurtaracaktır. Ebeveynlerin, eğitimcilerin, sosyal hizmet uzmanlarının ve tüm toplumun bu konuda duyarlı olması, bir zorbalık örneğin daha yaşanmaması için kritik öneme sahiptir. Yusuf’un hatırası, her birimize bu konuda görevler üstlenmemizi hatırlatmalı ve göz ardı edemeyeceğimiz bu sorunun çözümü için elimizden geleni yapmamız gerektiğini göstermelidir.