Son günlerde Türkiye’nin başkenti Ankara’da yaşanan sahte içki vakaları, toplumda büyük bir infial yarattı. İçki kullanımı ile ilgili olarak meydana gelen bu trajik olaylarda hayata veda edenlerin sayısı hızla artarak 109'a ulaştı. Yetkililer, sürdürülen soruşturmalar ve yapılan operasyonlar ile bu felaketin önüne geçmeye çalışsa da, alınan önlemler yetersiz kalıyor. Peki, bu korkunç olayların arkasındaki sebepler neler? Sağlık açısından alınması gereken önlemler ve toplumsal bilinçlenme açısından neler yapılmalı?
Ülkemizde son yıllarda ortaya çıkan sahte alkol skandalları, özellikle ekonomik kriz dönemlerinde artış göstermiştir. İçki fiyatlarındaki artış, birçok insanı sahte içki üretimine yönlendirmiş olabilir. Sahte içki imalatı; genellikle ürünün maliyetini düşürmek amacıyla yüksek oranda metanol veya diğer zararlı maddelerin eklenmesiyle gerçekleşmektedir. Metanol, insan sağlığına son derece zararlı bir maddedir ve içildiğinde ağır zehirlenmelere yol açabilmektedir. Ayrıca, sahte içki satan suç örgütleri, halk sağlığını hiçe sayarak yalnızca kâr amacı gütmektedir.
Ankara'daki son içki faciasının temel sebebi de maalesef bu tür sahte üretim süreçleridir. Soruşturmalar sonucunda, birçok illegal imalathanenin tespit edilerek kapatıldığı bildiriliyor. Ancak, bu durum sorunun köklü bir şekilde çözülmesini engelleyen bir etken olarak karşımıza çıkıyor. Bunun yanında, böyle bir felaketin yaşanmasına neden olan sahte içkinin hızlı bir şekilde toplumda yayıldığı, ciddi halk sağlığı meselelerine yol açabileceği gerçeği de göz ardı edilmemeli. Sağlık Bakanlığı, olayın ciddiyetinin farkında olup, gerekli önlemleri almak için yürütülen çalışmalara hız verdi.
Bu felaketin önüne geçebilmek adına toplumsal bilinçlenmenin artırılması elzemdir. Halkın sahte içki konusunda eğitilmesi, bu tür olayların önlenmesine yönelik en etkili yöntemlerden biridir. Aileler, özellikle genç nesillerin zihninde sahte alkolün zararlı etkilerini net bir şekilde açıklamalıdır. Eğitim kurumları ve sosyal kuruluşlar, çeşitli kampanyalar düzenleyerek toplumu bilinçlendirebilir. Ayrıca, hükümetin bu tür faaliyetleri yapan kişiler hakkında daha sert cezalar getirmesi, suç oranını azaltmada yardımcı olabilir.
İçki satışının yapıldığı mekanların denetimleri artırılmalı ve özellikle yerel pazarların kontrol altına alınması sağlanmalıdır. Ayrıca, sahte alkol kullanımına karşı farkındalık yaratmak amacıyla medya araçları, sosyal medya platformları ve halk sağlığına yönelik içerik üretimi büyük önem taşımaktadır. İnsanların sağlığı, her şeyden önce gelmektedir; bu yüzden, devlet ve toplum imkanları dahilinde gerekeni yapmalıdır. Ankara'daki trajedinin tekrar yaşanmaması için her bireye düşen sorumluluklar bulunmaktadır.
Sonuç olarak, sahte içki vakalarında yaşanan artış, toplumda ciddi yaralar açmaktadır. 109 kişinin hayatını kaybetmesi, bu konunun ne denli önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne sermektedir. Bu felaketten ders alarak, gelecekte bu tür olayların yaşanmaması adına atılacak her adım son derece kritik ve gereklidir. Sosyal dayanışma, sağlıklı yaşam alışkanlıklarının kazandırılması ve yasaların gerektiği biçimde uygulanması suretiyle, bu felaketlerin önüne geçmek mümkündür. Unutulmamalıdır ki, her birey, kendi sağlığının yanı sıra toplum sağlığı için de sorumlu birer savunmacıdır.