15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleşen hain darbe girişimi, Türkiye'nin tarihinde kara bir leke olarak anılacaktır. Bu gecede yaşananlardan biri de FETÖ'cü suikast timinin gerçekleştirdiği otel saldırısıydı. Türkiye genelinde birçok stratejik nokta hedef alınırken, o gece yaşananlar özellikle otel bünyesindeki misafirler ve çalışanlar üzerinde derin etkiler bıraktı. Geriye kalan dermansız ruh hali, yaşanılanların derin izleri hala silinmedi. Bu olay, sadece bir suikast planı değil, aynı zamanda insanların hayatlarına dokunan bir travma hikayesiydi.
Saat 21:00 sularında, otelin misafirleri normal bir akşamın tadını çıkarırken, dışarıda sıradan bir geceden çok daha fazlası yaşanıyordu. FETÖ'cü suikast timinin, önemli bir hedef olarak belirledikleri otelin çevresinde hareket etmeye başlamaları, aslında yarınların karanlık günlerinin habercisiydi. O cayır cayır yanan gece, eşzamanlı olarak Türkiye'nin dört bir yanında halkın sokaklara dökülmesiyle yükselen seslerden etkileniyordu. Misafirlerin birçoğu bomba sesleriyle irkildi, birçok kişi panik içinde ne yapacağını bilemedi.
İçerideki birçok kişi, misafirlikleri sona ermeden dönmek istedikleri koskoca bir otel odasında, ter içindeki göğüslerini dinlendirirken, yaşanan bu çıldırtıcı olay, aniden hayatlarını tehlikeye attı. O gece, büyük bir cesaret örneği sergilese dahi, tarih boyunca unutulmaz hatıralar arasında kalacak ve hayatlarını kaybedenler, yaralılar ile bütün biz duruşlarıyla kalacaktır. FETÖ’nün hedefi olan bu otel, yaşananların arasında dokusu bozulmuş bir yapıda kalmış görünse de, burada yaşayan insanların ruhsal hali, bu anların izlerini çok daha derinlerinde her birinde taşımaktadır.
Otelin içerisinde meydana gelen olaylar, aslında diğer birçok kurbanın hikayesinin başlangıcıydı. Oteli terk eden birçok misafirin, yaşadıkları korku dolu anları dile getirdiğinde, nelerin olup bittiğini bir nebze de olsa anlayabiliyoruz. Bu kişilerden biri, akşam yemeği için otelin restoranında bulunan bir aile babasıydı. O gece için, "Herkes gülerken, bir anda ortada fırtına koptu. Ne olduğunu kavrayamadan yerle bir oldu her şey," diyerek gözleri dolmuş olarak anılarını paylaştı. Dışarıdan gelen seslerin yanı sıra, içerden yükselen çığlıklar, kendisinin ve ailesinin ruhuna derin yaralar açtı.
Bir diğer misafir ise otelin çatısında kalan bir grup arkadaşını anlatırken, "İlk başta ne yapacağımızı bilemedik. Sadece susup, dışarıda ne olduğunu merakla dinliyorduk," dedi. O an ki kaçış haykırışları, otele gelen güvenlik güçlerinin sesleri ve bombaların patlama sesleri arasında kaybolmuştu. Bir başka ses daha, otelin çalışanları olarak orada bulunan garsonun hikayesiydi. Çocuk yaşta kariyerine başlayan bu genç adam, o an yaşadığı korkuyu, "O zaman yaşamaya devam edebilmenin ne kadar değerli olduğunu anladım," sözleriyle özetledi.
Tüm bu yaşanılanlar, o otelin duvarları arasında birikirken, her bir bireyin hayatına derin ve ruhsal yaralar açmış durumda. Gecenin izleri hala uçlarda. Kimse o gecenin ne kadar hayati tehlike içerdiğinin, içsel mücadelelerin ve ruhsal sarsıntıların izlerini unutmadı. Her ne kadar zaman geçse de, insanları bir arada tutan o korku duvarları halen varlığını koruyor.
Bugün, o otelin içerisinde hala bazı birtakım travmalar yaşanmaya devam ediyor. Kapıları kapanan odalar arasında yaşanan anlar zamanla unutulacak mı bilinmez ama yaşananlar, o anı yaşayan insanlar açısından adeta üzerine kurulmuş bir kimlik haline geliyor. Bu hikaye, tarih boyunca unutulmayacak ve hafızalara kazınacaktır. Türkiye, o gün FETÖ'cü bir suikast timinin hedefi olmuştu, fakat aynı zamanda Türk milletinin birlik ve beraberliğini gösteren bir sınavın da parçasıydı. Hayatta kalanlar, o gecenin seslerini ve izlerini, her zaman hatırlayacak, nesilden nesile aktaracaklardır. Unutulmaz bir hikaye olarak da tarih sayfalarına geçecektir.