Iran'da, geçtiğimiz günlerde gerçekleşen İsrail saldırısında hayatını kaybedenlerin anısına düzenlenen yas günü, ülke genelinde büyük bir kalabalığın katılımıyla gerçekleştirildi. Tahran dahil pek çok şehirde, asırdır süregelen bir gelenek olan yas merasimi, toplumsal dayanışmanın ve ulusal birliğin bir simgesi olarak ön plana çıktı. Binlerce vatandaş, sevdiklerini kaybeden ailelere destek olmak için sokakları doldurdu, dualar etti ve kurbanların anısını yaşattı.
Geçtiğimiz hafta, özellikle Filistin'in Gazze bölgesine yönelik düzenlenen saldırılar İran'da derin bir üzüntü yaratmış, bu durum toplumda geniş yankılar uyandırmıştır. İran hükümeti, bu saldırıları şiddetle kınayarak uluslararası toplumu harekete geçmeye çağırdı. Saldırılarda hayatını kaybedenlerin sayısının artması, halk arasında tedirginliğe yol açtı ve yas günü organize edilmesine neden oldu. Söz konusu saldırılarda hayatını kaybedenler ve yaralananlar, İranlıların mücadele ruhunun bir parçası olarak anıldı.
Yas günü, İmam Hüseyin'in Kerbela’daki şehit olmasının yıldönümü gibi önemli günlerle ilişkilendirilerek icra edilmektedir. Bu bağlamda, İran halkı toplanarak sadece bu saldırılarda hayatını kaybedenleri anmakla kalmayıp, aynı zamanda ulusal bir birlik ve dayanışma sergiledi. Tahran’ın en işlek caddeleri ve meydanları, dualar ve ağıtlarla yankılandı. İnsanlar, üzerinde "Kahrolsun İsrail" yazılı pankartlar taşıyarak, saldırıları protesto etti.
Halk, kendi gelenek ve göreneklerine uygun şekilde, kurbanların anısına dua etti. İmam Camii’nin önünde düzenlenen merkez etkinlikte yerel liderler, dua ve konuşmalar ile olayın ciddiyetine dair mesajlar verdiler. Çeşitli dernekler ve sivil toplum kuruluşları, bu olayın bir daha yaşanmaması için uluslararası alanda adım atılması gerektiğini vurguladı. Özellikle, İran’da yaşayan Arap kökenli bireyler de etkinlikte sloganlar atarak, Filistin halkıyla dayanışma içerisinde olduklarını dile getirdiler.
Bunun yanında, yas gününde, yemekler dağıtıldı, ikramlar yapıldı ve kurbanların anısına hayır işleri gerçekleştirildi. İnsanların bir araya geldiği bu etkinlikler, bir toplumsal refleks olarak da değerlendirildi; birbiriyle kenetlenen halkın ekonomik sıkıntılara, dış tehditlere ve iç çatışmalara rağmen, birlik olmanın önemini bir kez daha hatırlaması sağlandı.
İran Devleti, bu tür yas günlerini sadece topyekûn bir anma etkinliği olarak değil, aynı zamanda bir bilinç ve dayanışma hareketi olarak ele almaktadır. Bu bağlamda, uluslararası görüşmelerde ve diplomatik ilişkilerde Filistin meselesinin gündemde kalması için var gücüyle çalışmalara devam edilmesi gerektiğini yetkililer sıkça dile getirmektedir.
Sonuç olarak, İran halkı, yas günü etkinlikleriyle sadece kaybettikleri yaşamları anmakla kalmayıp, aynı zamanda direniş ve mücadelenin sembolü olmaya devam etmektedir. Tahran'daki bu yas günü, toplumsal bellek açısından önemli bir yer tutmakta ve halkın yaşanan acılara karşı verdikleri tepkilerin bir parçası olarak kayda geçmektedir. İnsanlar, yüzyıllardır süregelen değerlerine ve inançlarına sıkı sıkıya bağlı kalarak, gelecekteki mücadelelerine de bu dayanışma ruhuyla devam edeceğinin mesajını vermektedir.